Bilindiği üzere Osmanlı İmparatorluğu 1. Dünya Savaşı başladığında taraflardan biri değildi, ancak Ağustos 1914 yılında, Akdeniz’den kaçan iki Alman savaş gemisinin Osmanlı’ya sığınmasıyla birlikte, Osmanlı bu ki gemiyi satın aldığını isimlerinin Yavuz ve Midilli olarak değiştirdiğini açıklamıştır. Bu olaya kadar pek bir sorun yoktu, ancak bu iki savaş gemisinin Karadeniz’e açıldıktan sonra Rus limanları Odessa ve Sivastopol’u bombalaması ile Çarlık Rusya’sı Osmanlı İmparatorluğuna savaş ilan etti ve Osmanlı 1. Dünya savaşına dahil oldu.
Bugün bile Goeben ve Breslau gemileri hala tartışılan konulardan biridir. Yavuz ve Midilli olarak değiştirilen isimleri ile Osmanlı İmparatorluğunun savaşa girişini sembolize etmektedir.
Alman Gemileri Breslau ve Goeben
Midilli olarak ismi değişen Breslau (SMS Breslau) Alman yapımı bir hafif kruvazör olup Yavuz olarak değişen Goeben (SMS Goeben) yine Almanya yapımı Moltke sınıfı ağır kruvazördür. Breslau, 1910 yılında yapımına başlanmış, 1911 yılında denize indirilmiş ve 1912 yılında Almanya donanmasına katılmıştır. Geçen yıllar içerisinde Balkan savaşlarında Akdeniz’de görev almıştır. Bu iki gemi Koramiral Wilhelm Souchon (1864-1946) komutası altındaydı. 1912 yılında Akdeniz’de bulunan Cezayir açıklarına, olası bir savaş durumunda Fransa’nın Cezayir’den (O dönem Cezayir Fransa sömürgesi durumundadır) asker sevkıyatı yapmasını engellemek amacıyla gönderilmişti.
3 Ağustos 1914 günü bu iki Alman savaş gemisi, Fransa ve Almanya arasında savaş çıktığını öğrenince Afrika sahillerini bombalamış, ardından kömür sevkıyatı yapmak için İtalya’nın Messina limanına ilerlemiştir. İlk başlarda İtalya, Almanya ile savaşa gireceği taahhüdünde bulunduğundan, aralarında müttefiklik bulunmaktaydı. Goeben ve Breslau (Goben ve Breslav) İtalya yolunda Indefatigable ve Indomitable isimli iki İngiliz savaş gemisi ile karşılaşmış, ancak 3 Ağustos günü İngiltere henüz savaş ilan etmediğinden iki tarafta sıcak çatışmaya girmemiştir.
Bu boşluktan yararlanan Alman gemileri, 4 Ağustos 1914 gecesi İtalya’ya ulaşır ve kömür sevkıyatını gerçekleştirir. Aynı gece Almanya’nın Belçika’ya girmesiyle İngiltere, Almanya’ya savaş ilan etmiş ve 1. Dünya savaşına dahil olmuştur. Alman gemileri Breslau ve Goeben Messina limanındayken İngiltere ve Almanya birbirlerine savaş ilan etmiş ve artık düşman iki ülke durumundaydılar. Tam bu sırada İstanbul’da Enver Paşa Almanya’nın İstanbul büyükelçisi Hansvon Wangenheim ve Alman Askeri heyeti başkanı Limon von Sanders plan yapıyorlardı. Bu üç önemli isim Goeben ve Breslau’nun Karadeniz’de bulunan Osmanlı donanmasını desteklemesi için İstanbul’a gelmesi konusunda anlaştılar ve Alman Amiral Souchon’a Çanakkale’ye yönelmesi konusunda kesin emir verildi. Ardından Goeben ve Breslau gemileri Osmanlı sularına doğru yola çıkar. Amiral Souchon komutasındaki gemiler önce Adriyatik’e dümen kırmış gibi yapıp peşlerindeki İngiliz gemilerini şaşırtmış ardından Çanakkale boğazına yol almışlardı. Mora yarımadasında (Matapan Burnunda) iki Alman gemisi tekrar kömür ikmali yapar. İki İngiliz savaş gemisinin takibi sebebiyle, zor şartlar altında 10 Ağustos 1914 günü Çanakkale boğazına varılır. Boğazda bekleyen gemiler hakkında, Osmanlı İmparatorluğunun savaş bakanı Enver Paşa’nın “Almanya hükümetine bağlı iki savaş gemisinin iltica etmesi üzerine izin veriniz” şeklinde Başkomutan vekili imzası ile gönderdiği telgraf üzerine, Goeben ve Breslau Çanakkale Boğazını geçerek 11 Ağustos 1914 günü İstanbul’a gelir.
Enver Paşa bu izinden sonra Sadrazam Said Halim Paşa’ya nur topu gibi iki evladınız dünyaya geldi şeklinde bildirmiş, iki Alman gemisinin Almanya tarafından Osmanlı’ya hediye edildiğini söylemiştir.
Yavuz ve Midilli Gemileri Nedir
Ardından İngiltere ve Fransa, Osmanlı’ya sert protestolarda bulundu. Osmanlı devleti bunlara cevap olarak daha önce (3 Ağustos 1914 tarihinde, Sultan Osman 1 ve Reşadiye isimli iki Osmanlı gemisi,parası ödendiği halde İngiltere tarafından teslim edilmemiştir. Teslim almaya giden Rauf Orbay Olup teslimatı yapmayan daha sonra İngiltere başbakanı olacak Winston Churchill’dir.) İngiltere’ye parası ödendiği halde kendilerine teslim edilmeyen iki savaş gemisi yerine, Goeben ve Breslau gemilerini 500 bin altın (80 Milyon Alman Markı) ödeyerek aldığını açıkladı. Osmanlı devleti, İngilizlerin gasp ettiği gemilerin yerine iki Alman zırhlısını aldığı açıklaması, haklı bir gerekçe olarak gösteriyordu. Çünkü İngiltere, Osmanlı’nın parası ile yapılan 2 geminin teslim edilmeyerek, çıkan savaş nedeniyle Almanlara karşı kullanacağı yönündeki açıklamasıyla,İstanbul’da bunun üzerine gösteriler düzenlenmiştir. 16 Ağustos tarihinde Goeben ve Breslau gemilerine Osmanlı Bayrağı çekildikten sonra isimleri Yavuz ve Midilli olarak değiştirilmiş ve Alman Mürettebatına fes giydirilmiştir. Koramiral Wilhelm Souchon ise Ekim ayında Osmanlı Donanması Komutanı yapılmıştır. Goeben artık Yavuz olmuş, Breslau ise Midilli adını almıştır. İngilizler oldukça kızgındı ve Osmanlı’nın tarafsızlık ilkesini ihlal ettiğini düşünüyordu. Hatta Winston Churchill, Osmanlı donanmasına Yavuz ve Midilli olarak geçtiği halde, bu iki geminin Çanakkale boğazında çıktıkları anda batırmaları konusunda İngiliz hükümetinden onay almıştır.
Savaşın ilk ayında Fransa’yı çabucak yeneceğini düşünen Almanya, Osmanlı’nın savaşa girmemesinden memnun durumdaydı. Ancak Fransa’nın bir türlü ele geçirilememesi, Rusya’nın Avusturya Macaristan İmparatorluğuna karşı üstün oluşu nedenleriyle, Almanya’nın Osmanlı’yı savaşa sokup cephe genişletme isteğini arttırmıştı. Osmanlının savaşa dahil olması için Almanya hareketlere hız verdi ve Yavuz ve Midilli gemilerinde bulunan Koramiral Souchon’a, Karadeniz’e açılarak Rus limanlarının bombalanması talimatı verildi.
Goben ve Breslav Hangi Ülkenin Limanını Bombaladı
İşte tartışmalar burada başlamaktadır. Osmanlıda bir grup yönetim, Souchon’un askeri tatbikat bahanesi ile Karadeniz’e açılma isteklerini reddederken, Enver Paşa aksi yönde karar veriyordu. Diğer taraftan Fransız ve Ruslar Osmanlı hükümetinin savaş dışında kalmaları yönünde diplomasi yapıyordu. Osmanlı hükümeti, Midilli ve Yavuz gemilerinin Karadeniz’e açılmalarına izin vermezken, 27 Eylül günü Rus gemilerinin boğazlardan geçmesi bir anda yasaklandı. Gerilim doruk noktasına çıkmıştı. 29 Eylül 1914 günü Souchon komutasındaki Yavuz ve Midilli gemilerinin Karadeniz’e açılması ve Çarlık Rusya’sının Kefe, Odessa, Sivastopol ve Novorossisk limanlarını bombalaması, ağır hasar vermesi ile ipler koptu. Geri dönülmez bir yola girilmişti artık. Taraflar sırayla Osmanlı İmparatorluğuna ( 2 Kasım 1914 Rusya, 5 Kasım 1914 İngiltere) karşı savaş ilan etmişlerdir.
İşte tam burada Enver Paşa’nın Almanya lehine, ülkeyi savaşa sürükleme yönünde etkisi açıkça görülmektedir. Osmanlı hükümetinde bir grup savaşın dışında kalmak istese de Enver Paşa’nın bizzat dahil olmasıyla, Osmanlı İmparatorluğu için yıkımla sonuçlanan Cihan Harbine dahil olmuş ve toprakları parçalanmıştır. Ayrıca günümüzde açığa çıkan belgeler incelendiğinde, Amiral Souchon’un başına buyruk hareket ettiği ve bundan dolayı suçlandığı görülmektedir. Şöyle ki Almanya Osmanlı’yı savaşa sokmak istiyordu ve Souchon alacağı bir emirle doğrultusunda yapacağı sürpriz saldırıyla, Osmanlı’yı savaşın içerisine çekebilecek konumdaydı. Bu yüzden sürekli Karadeniz’e açılmayı beklemiş, ilk etapta sürekli red cevabı almıştır. Sonuç olarak hedefine ulaştığında da Rus limanlarını bombalamıştır. Hatta Rus limanları bombalandığında Enver Paşa, Souchon’a Rus gemilerinin kendisine saldırdığını ve Alman Amiralin kendisini savunmak zorunda kaldığını açıklamasını istese de Souchon bunu yapmaz. Ardından Enver paşa Rusya’ya özür içeren bir mektup yollar. Ancak mektupta yer alan “Rusya bu saldırıyı kışkırtmıştır” cümlesi, Çarlık Rusya’sı için savaş ilanına geçerli bir sebep olmuştur. Enver paşa tarafından Souchon’a Rus limanlarını bombalama emri verilmemiş, sadece Karadeniz’de olası Rus filosu ile karşılaşıldığında onların imha edilmesi iletilmişti. Souchon’un başına buyruk hareket etmesi üzerine Hafız Hakkı Paşa (Sonradan Sarıkamış harekatını Enver paşa ile yürütecektir) “bizi vakitsiz harbe sürüklemiştir” demiştir.
4 yıl süren Cihan harbi ile dünyada ve ülkemizde pek çok şey değişmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun savaşa dahil olması ile çok sayıda geniş cepheler açılmıştır. Osmanlı, Almanya, Avusturya Macaristan ve Bulgaristan’ın ittifak yapmasına karşın İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusya yani itilaf devletleri yer almış, İtalya ilk etapta Almanya’nın yanında yer alacağını söylemesine rağmen, savaş başlayınca İngiliz ve Fransızların yanına geçmiştir. Çarlık Rusya’sında Bolşevik devrimi ile Rusya savaştan çekilirken, ABD’ nin savaşa dahil olmasıyla 1. Dünya Savaşının kazananı İtilaf devletleri olmuş ve akabinde kaybeden tarafa ağır şartlar içeren antlaşmalar imzalatılmıştır (Detaylı Bilgi İçin Bknz. 1. Dünya Savaşı neden çıktı)
Osmanlı İmparatorluğu yer alan bazı devlet adamları o dönem bu iki zırhlıya oldukça güveniyordu. Öyleki Sadrazam Kamil Paşa, Goeben yani Yavuz için tek başına Karadeniz’de Rusya ile baş edebilecek güçte olduğunu söylemiştir. Yapıldığı dönemde (1911) gerçekten Goeben Alman donanmasının en güçlü gemisi olmuştur. Yakın dönemde ortaya çıkan belgelerde ise Sadrazam Kamil Paşa vasıtasıyla 1912 yılında Balkan savaşlarının devam ettiği sırada, Osmanlı’nın Goeben gemisini almak için Almanya’dan istekte bulunduğu, Almanların “bu gemi Türk denizcileri için çok karışık” şeklinde cevap vermesi üzerine Kâmil paşanın “o zaman gemiyi içindekiler ile birlikte alırız” şeklinde latifede bulunduğu ve talebin reddedildiği yer almıştır. Tarihin bir cilvesi olsa gerek gerçekten de 2 yıl sonra Goeben ve Breslau içerisindeki Alman mürettebatı ile birlikte satın alındığı açıklanmıştır.
O dönem için bakan olan, daha sonra ise İngiltere tarihine damga vuran başbakan olan Winston Churchill, 1923 yılında yazdığı savaş hatıralarında Goeben için “Tarih boyunca hiçbir geminin pusulası Goben’in kinden büyük bir kıyım ve yıkıma rota almamıştır” demiştir.
Midilli Zırhlısı Ne Oldu
Yavuz ve Midilli, Osmanlı savaşa girdikten sonra 1914 yılının Kasım ve Aralık aylarında Karadeniz kıyılarında Trabzon ve Zonguldak gibi şehirlerimizi bombalayan Rus gemileri ile çatışmalara girmiştir. Ardından 1915 yılında Karadeniz sahillerinde Rusları bombalayan ve savaşan iki gemiden biri olan Midilli 1915 yılının Temmuz ayında aldığı ağır hasara rağmen (mayın çarpması) İstinye’ye ulaşmayı başarmış ve 1916 yılının Şubat ayına kadar tamire alınmıştır.
Yavuz (Goeben) ve Midilli (Breslau) savaş boyunca Karadeniz’de etkili olmuştur. Bu iki zırhlı gemi 3 yıl 5 ay 10 gün süreyle Osmanlı donanmasında hizmette bulunmuşlardır. Özellikle Karadeniz’de Rus donanmasının korkulu rüyası haline gelmişler ve başarılı operasyonlar gerçekleştirmişlerdir. Midilli yapısı gereği ufak ve bir o kadar hızlıydı. Savaş boyunca, önemli bir hammadde olan kömürün Zonguldak’tan İstanbul'a ikmali sırasında refakatte bulunmuştur. Dahası Tuna ağzını tutarak buradan yapılacak olan düşman sevkiyatlarının engellenmesinde büyük rol almıştır.
Yavuz ve Midilli, 20 Ocak 1918 günü Makedonya’dan Filistin’e gidecek olan iki düşman geminin, Selanik’te engellenmesi görevi için yola çıkıp Çanakkale boğazından geçtikten sonra, İmroz adası açıklarında bulunan mayınlı bölgede ağır yara almışlar, ardından İngilizler’in ağır uçak bombardımanı ile Midilli batarken, Yavuz aldığı ağır darbelere karşı Çanakkale boğazından geri girmeyi başarabilmiştir. Bu harekat iki geminin son seferi oldu ve Midilli batarken Yavuz tamir için uzun süre bekletildi. Daha sonra Yavuz yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinin hizmetinde yer alışmış, hatta 1938 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün na’şı İstanbul’dan İzmit’e bu gemi taşınmıştır ve yıllar sonra ömrü tamamladığından 1973-1976 yılları arasında Yavuz sökülerek jilet fabrikasına verilmiştir.
Osmanlı devletinin savaşa dahil olması Almanlar açısından çok önemliydi. Almanya başkomutanı Ludendorf’un sonradan dediği gibi Osmanlı’nın savaşa girmesi cihan harbini 2 sene uzatmıştır. Bu yüzden Yavuz ve Midilli, Osmanlı ve Dünya tarihi açısından kader gemileri olmuşlardır.
Bugün bile Goeben ve Breslau gemileri hala tartışılan konulardan biridir. Yavuz ve Midilli olarak değiştirilen isimleri ile Osmanlı İmparatorluğunun savaşa girişini sembolize etmektedir.
Alman Gemileri Breslau ve Goeben
Midilli olarak ismi değişen Breslau (SMS Breslau) Alman yapımı bir hafif kruvazör olup Yavuz olarak değişen Goeben (SMS Goeben) yine Almanya yapımı Moltke sınıfı ağır kruvazördür. Breslau, 1910 yılında yapımına başlanmış, 1911 yılında denize indirilmiş ve 1912 yılında Almanya donanmasına katılmıştır. Geçen yıllar içerisinde Balkan savaşlarında Akdeniz’de görev almıştır. Bu iki gemi Koramiral Wilhelm Souchon (1864-1946) komutası altındaydı. 1912 yılında Akdeniz’de bulunan Cezayir açıklarına, olası bir savaş durumunda Fransa’nın Cezayir’den (O dönem Cezayir Fransa sömürgesi durumundadır) asker sevkıyatı yapmasını engellemek amacıyla gönderilmişti.
3 Ağustos 1914 günü bu iki Alman savaş gemisi, Fransa ve Almanya arasında savaş çıktığını öğrenince Afrika sahillerini bombalamış, ardından kömür sevkıyatı yapmak için İtalya’nın Messina limanına ilerlemiştir. İlk başlarda İtalya, Almanya ile savaşa gireceği taahhüdünde bulunduğundan, aralarında müttefiklik bulunmaktaydı. Goeben ve Breslau (Goben ve Breslav) İtalya yolunda Indefatigable ve Indomitable isimli iki İngiliz savaş gemisi ile karşılaşmış, ancak 3 Ağustos günü İngiltere henüz savaş ilan etmediğinden iki tarafta sıcak çatışmaya girmemiştir.
Bu boşluktan yararlanan Alman gemileri, 4 Ağustos 1914 gecesi İtalya’ya ulaşır ve kömür sevkıyatını gerçekleştirir. Aynı gece Almanya’nın Belçika’ya girmesiyle İngiltere, Almanya’ya savaş ilan etmiş ve 1. Dünya savaşına dahil olmuştur. Alman gemileri Breslau ve Goeben Messina limanındayken İngiltere ve Almanya birbirlerine savaş ilan etmiş ve artık düşman iki ülke durumundaydılar. Tam bu sırada İstanbul’da Enver Paşa Almanya’nın İstanbul büyükelçisi Hansvon Wangenheim ve Alman Askeri heyeti başkanı Limon von Sanders plan yapıyorlardı. Bu üç önemli isim Goeben ve Breslau’nun Karadeniz’de bulunan Osmanlı donanmasını desteklemesi için İstanbul’a gelmesi konusunda anlaştılar ve Alman Amiral Souchon’a Çanakkale’ye yönelmesi konusunda kesin emir verildi. Ardından Goeben ve Breslau gemileri Osmanlı sularına doğru yola çıkar. Amiral Souchon komutasındaki gemiler önce Adriyatik’e dümen kırmış gibi yapıp peşlerindeki İngiliz gemilerini şaşırtmış ardından Çanakkale boğazına yol almışlardı. Mora yarımadasında (Matapan Burnunda) iki Alman gemisi tekrar kömür ikmali yapar. İki İngiliz savaş gemisinin takibi sebebiyle, zor şartlar altında 10 Ağustos 1914 günü Çanakkale boğazına varılır. Boğazda bekleyen gemiler hakkında, Osmanlı İmparatorluğunun savaş bakanı Enver Paşa’nın “Almanya hükümetine bağlı iki savaş gemisinin iltica etmesi üzerine izin veriniz” şeklinde Başkomutan vekili imzası ile gönderdiği telgraf üzerine, Goeben ve Breslau Çanakkale Boğazını geçerek 11 Ağustos 1914 günü İstanbul’a gelir.
Enver Paşa bu izinden sonra Sadrazam Said Halim Paşa’ya nur topu gibi iki evladınız dünyaya geldi şeklinde bildirmiş, iki Alman gemisinin Almanya tarafından Osmanlı’ya hediye edildiğini söylemiştir.
Yavuz ve Midilli Gemileri Nedir
Ardından İngiltere ve Fransa, Osmanlı’ya sert protestolarda bulundu. Osmanlı devleti bunlara cevap olarak daha önce (3 Ağustos 1914 tarihinde, Sultan Osman 1 ve Reşadiye isimli iki Osmanlı gemisi,parası ödendiği halde İngiltere tarafından teslim edilmemiştir. Teslim almaya giden Rauf Orbay Olup teslimatı yapmayan daha sonra İngiltere başbakanı olacak Winston Churchill’dir.) İngiltere’ye parası ödendiği halde kendilerine teslim edilmeyen iki savaş gemisi yerine, Goeben ve Breslau gemilerini 500 bin altın (80 Milyon Alman Markı) ödeyerek aldığını açıkladı. Osmanlı devleti, İngilizlerin gasp ettiği gemilerin yerine iki Alman zırhlısını aldığı açıklaması, haklı bir gerekçe olarak gösteriyordu. Çünkü İngiltere, Osmanlı’nın parası ile yapılan 2 geminin teslim edilmeyerek, çıkan savaş nedeniyle Almanlara karşı kullanacağı yönündeki açıklamasıyla,İstanbul’da bunun üzerine gösteriler düzenlenmiştir. 16 Ağustos tarihinde Goeben ve Breslau gemilerine Osmanlı Bayrağı çekildikten sonra isimleri Yavuz ve Midilli olarak değiştirilmiş ve Alman Mürettebatına fes giydirilmiştir. Koramiral Wilhelm Souchon ise Ekim ayında Osmanlı Donanması Komutanı yapılmıştır. Goeben artık Yavuz olmuş, Breslau ise Midilli adını almıştır. İngilizler oldukça kızgındı ve Osmanlı’nın tarafsızlık ilkesini ihlal ettiğini düşünüyordu. Hatta Winston Churchill, Osmanlı donanmasına Yavuz ve Midilli olarak geçtiği halde, bu iki geminin Çanakkale boğazında çıktıkları anda batırmaları konusunda İngiliz hükümetinden onay almıştır.
Savaşın ilk ayında Fransa’yı çabucak yeneceğini düşünen Almanya, Osmanlı’nın savaşa girmemesinden memnun durumdaydı. Ancak Fransa’nın bir türlü ele geçirilememesi, Rusya’nın Avusturya Macaristan İmparatorluğuna karşı üstün oluşu nedenleriyle, Almanya’nın Osmanlı’yı savaşa sokup cephe genişletme isteğini arttırmıştı. Osmanlının savaşa dahil olması için Almanya hareketlere hız verdi ve Yavuz ve Midilli gemilerinde bulunan Koramiral Souchon’a, Karadeniz’e açılarak Rus limanlarının bombalanması talimatı verildi.
Goben ve Breslav Hangi Ülkenin Limanını Bombaladı
İşte tartışmalar burada başlamaktadır. Osmanlıda bir grup yönetim, Souchon’un askeri tatbikat bahanesi ile Karadeniz’e açılma isteklerini reddederken, Enver Paşa aksi yönde karar veriyordu. Diğer taraftan Fransız ve Ruslar Osmanlı hükümetinin savaş dışında kalmaları yönünde diplomasi yapıyordu. Osmanlı hükümeti, Midilli ve Yavuz gemilerinin Karadeniz’e açılmalarına izin vermezken, 27 Eylül günü Rus gemilerinin boğazlardan geçmesi bir anda yasaklandı. Gerilim doruk noktasına çıkmıştı. 29 Eylül 1914 günü Souchon komutasındaki Yavuz ve Midilli gemilerinin Karadeniz’e açılması ve Çarlık Rusya’sının Kefe, Odessa, Sivastopol ve Novorossisk limanlarını bombalaması, ağır hasar vermesi ile ipler koptu. Geri dönülmez bir yola girilmişti artık. Taraflar sırayla Osmanlı İmparatorluğuna ( 2 Kasım 1914 Rusya, 5 Kasım 1914 İngiltere) karşı savaş ilan etmişlerdir.
İşte tam burada Enver Paşa’nın Almanya lehine, ülkeyi savaşa sürükleme yönünde etkisi açıkça görülmektedir. Osmanlı hükümetinde bir grup savaşın dışında kalmak istese de Enver Paşa’nın bizzat dahil olmasıyla, Osmanlı İmparatorluğu için yıkımla sonuçlanan Cihan Harbine dahil olmuş ve toprakları parçalanmıştır. Ayrıca günümüzde açığa çıkan belgeler incelendiğinde, Amiral Souchon’un başına buyruk hareket ettiği ve bundan dolayı suçlandığı görülmektedir. Şöyle ki Almanya Osmanlı’yı savaşa sokmak istiyordu ve Souchon alacağı bir emirle doğrultusunda yapacağı sürpriz saldırıyla, Osmanlı’yı savaşın içerisine çekebilecek konumdaydı. Bu yüzden sürekli Karadeniz’e açılmayı beklemiş, ilk etapta sürekli red cevabı almıştır. Sonuç olarak hedefine ulaştığında da Rus limanlarını bombalamıştır. Hatta Rus limanları bombalandığında Enver Paşa, Souchon’a Rus gemilerinin kendisine saldırdığını ve Alman Amiralin kendisini savunmak zorunda kaldığını açıklamasını istese de Souchon bunu yapmaz. Ardından Enver paşa Rusya’ya özür içeren bir mektup yollar. Ancak mektupta yer alan “Rusya bu saldırıyı kışkırtmıştır” cümlesi, Çarlık Rusya’sı için savaş ilanına geçerli bir sebep olmuştur. Enver paşa tarafından Souchon’a Rus limanlarını bombalama emri verilmemiş, sadece Karadeniz’de olası Rus filosu ile karşılaşıldığında onların imha edilmesi iletilmişti. Souchon’un başına buyruk hareket etmesi üzerine Hafız Hakkı Paşa (Sonradan Sarıkamış harekatını Enver paşa ile yürütecektir) “bizi vakitsiz harbe sürüklemiştir” demiştir.
4 yıl süren Cihan harbi ile dünyada ve ülkemizde pek çok şey değişmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun savaşa dahil olması ile çok sayıda geniş cepheler açılmıştır. Osmanlı, Almanya, Avusturya Macaristan ve Bulgaristan’ın ittifak yapmasına karşın İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusya yani itilaf devletleri yer almış, İtalya ilk etapta Almanya’nın yanında yer alacağını söylemesine rağmen, savaş başlayınca İngiliz ve Fransızların yanına geçmiştir. Çarlık Rusya’sında Bolşevik devrimi ile Rusya savaştan çekilirken, ABD’ nin savaşa dahil olmasıyla 1. Dünya Savaşının kazananı İtilaf devletleri olmuş ve akabinde kaybeden tarafa ağır şartlar içeren antlaşmalar imzalatılmıştır (Detaylı Bilgi İçin Bknz. 1. Dünya Savaşı neden çıktı)
Osmanlı İmparatorluğu yer alan bazı devlet adamları o dönem bu iki zırhlıya oldukça güveniyordu. Öyleki Sadrazam Kamil Paşa, Goeben yani Yavuz için tek başına Karadeniz’de Rusya ile baş edebilecek güçte olduğunu söylemiştir. Yapıldığı dönemde (1911) gerçekten Goeben Alman donanmasının en güçlü gemisi olmuştur. Yakın dönemde ortaya çıkan belgelerde ise Sadrazam Kamil Paşa vasıtasıyla 1912 yılında Balkan savaşlarının devam ettiği sırada, Osmanlı’nın Goeben gemisini almak için Almanya’dan istekte bulunduğu, Almanların “bu gemi Türk denizcileri için çok karışık” şeklinde cevap vermesi üzerine Kâmil paşanın “o zaman gemiyi içindekiler ile birlikte alırız” şeklinde latifede bulunduğu ve talebin reddedildiği yer almıştır. Tarihin bir cilvesi olsa gerek gerçekten de 2 yıl sonra Goeben ve Breslau içerisindeki Alman mürettebatı ile birlikte satın alındığı açıklanmıştır.
O dönem için bakan olan, daha sonra ise İngiltere tarihine damga vuran başbakan olan Winston Churchill, 1923 yılında yazdığı savaş hatıralarında Goeben için “Tarih boyunca hiçbir geminin pusulası Goben’in kinden büyük bir kıyım ve yıkıma rota almamıştır” demiştir.
Midilli Zırhlısı Ne Oldu
Yavuz ve Midilli, Osmanlı savaşa girdikten sonra 1914 yılının Kasım ve Aralık aylarında Karadeniz kıyılarında Trabzon ve Zonguldak gibi şehirlerimizi bombalayan Rus gemileri ile çatışmalara girmiştir. Ardından 1915 yılında Karadeniz sahillerinde Rusları bombalayan ve savaşan iki gemiden biri olan Midilli 1915 yılının Temmuz ayında aldığı ağır hasara rağmen (mayın çarpması) İstinye’ye ulaşmayı başarmış ve 1916 yılının Şubat ayına kadar tamire alınmıştır.
Yavuz (Goeben) ve Midilli (Breslau) savaş boyunca Karadeniz’de etkili olmuştur. Bu iki zırhlı gemi 3 yıl 5 ay 10 gün süreyle Osmanlı donanmasında hizmette bulunmuşlardır. Özellikle Karadeniz’de Rus donanmasının korkulu rüyası haline gelmişler ve başarılı operasyonlar gerçekleştirmişlerdir. Midilli yapısı gereği ufak ve bir o kadar hızlıydı. Savaş boyunca, önemli bir hammadde olan kömürün Zonguldak’tan İstanbul'a ikmali sırasında refakatte bulunmuştur. Dahası Tuna ağzını tutarak buradan yapılacak olan düşman sevkiyatlarının engellenmesinde büyük rol almıştır.
Yavuz ve Midilli, 20 Ocak 1918 günü Makedonya’dan Filistin’e gidecek olan iki düşman geminin, Selanik’te engellenmesi görevi için yola çıkıp Çanakkale boğazından geçtikten sonra, İmroz adası açıklarında bulunan mayınlı bölgede ağır yara almışlar, ardından İngilizler’in ağır uçak bombardımanı ile Midilli batarken, Yavuz aldığı ağır darbelere karşı Çanakkale boğazından geri girmeyi başarabilmiştir. Bu harekat iki geminin son seferi oldu ve Midilli batarken Yavuz tamir için uzun süre bekletildi. Daha sonra Yavuz yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinin hizmetinde yer alışmış, hatta 1938 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün na’şı İstanbul’dan İzmit’e bu gemi taşınmıştır ve yıllar sonra ömrü tamamladığından 1973-1976 yılları arasında Yavuz sökülerek jilet fabrikasına verilmiştir.
Osmanlı devletinin savaşa dahil olması Almanlar açısından çok önemliydi. Almanya başkomutanı Ludendorf’un sonradan dediği gibi Osmanlı’nın savaşa girmesi cihan harbini 2 sene uzatmıştır. Bu yüzden Yavuz ve Midilli, Osmanlı ve Dünya tarihi açısından kader gemileri olmuşlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum KURALLARI: Hakaret içerici ve kanuni olarak suç teşkil edecek paylaşımlarda bulunmak yasaktır. Sorumluluk tamamen siz ziyaretçilere aittir.