
Altın oran yani 1,618 matematikteki en gizemli sayı. Leonardo Dawinci bu sayıya ilahi oran adını vermişti. Dawinci ilk altın oran ölçen cetvelini icad etmişti. Ve hemen hemen her resminde bu oranı kullanıyordu.
Cezayir'de Müslüman matematik bilginlerinden eğitim alan Fibonacci isimli matematikçi bir sayı dizisi keşfettiğini ilan etti.
Bu sayı dizisinde 0 ve 1 den başlayan rakamlar kendinden bir önceki rakamla toplanarak yeni bir sayı oluşturuyordu.
Fibonacci Dizisi;
0 1 1 2 3 5 8 13 21 34 55 89 144 233 377 ...
1
1+1 = 2
2+1 = 3
3+2 = 5
Bu sayının mistik yönü ile ilgili araştırmalar bugün yaratılışa ve dinlere dair ilk kez ifade edilen yeni bir felsefenin doğmasına neden oldu; Altın Oran felsefesi... ve belki de yeni bir çağa ismini verecek gelişmelerin başlangıcını oluşturdu...
İşte Yaratıcı ve evren arasındaki yaratılış ilişkisini açıklayarak bu harikulade ve muazzam var oluşu ifade eden sayı sisteminin değerleri arasında zamanla gizemli bir oran kendini gösterdi. Altın Oran;1,618
89 / 55 = 1,618..
144 / 89 = 1,617..
233 / 144 = 1,618...
377 / 233 = 1,618...
İki çubuktan birisini öyle bir noktadan bölmelisiniz ki oluşan iki yeni kısa çubuğun birbirlerine oranı, en uzun 2 çubuğun oranına eşit olsun. İşte bu oran Altın Orandır. Yani matematikte bölünen doğruların birbirine oranlarını korumanın tek yolu Altın Orana uymaktır. Sadece bu yönüyle bile matematikte ve mantıkta kendisine "mükemmel oran" adını vermesi için yeterli bir nedendir.( Bkz.Wikipedia )

*1 sayısının iç içe kare kökleri toplamı da 1,618 yani altın oranı verecektir.
*Altın oran sayısının karesini bulmak için 1 ile toplamak yeterli olacaktır..
*Çarpma işlemine göre tersi için ise, sayıdan 1 çıkarmamız gerekir. Matematikte benzeri özellikler taşıyan başka bir oran ya da sayı bilinmemektedir.
AY VE DÜNYA'NIN TASARIMINDA ALTIN ORAN
Konunun en ilginç başlıklarından biri olacağı şüphesiz. Araştırırken de hayretle araştırıyordum.
Dünyanın yarıçapını 1 birim olarak kabul edelim. Dünya ile Ay birleştirildiğinde merkezleri arasındaki mesafe Altın Oran sayısının karekökü olmaktadır. Oluşan dik üçgenin öteki kenarı da altın oran sayısını vermektedir.
İnsan bedeninde, yüzde, ellerde var olduğunu herkes tarafından bilinen altın oranın ay ve dünya arasındaki ilişkisi de bu şekilde. Göze en güzel geken bu oran kendiliğinden ya da tesadüfen olacak değil.
Rahman suresi 5. Ayeti şöyledir; "Güneş ve Ay Hesaba bağlıdır her birinin her şeyi.."
Sıradaki başlık son noktayı koyacak bir başlık olacaktır. Sizce Dünya'nın altın oran noktası neresidir sizce ?
Bilimsel yönden birkaç done
Bu konunun bilimsel ispat yollarında genelde uğrayacağımız duraklar “altın oran” ve “ley hatları (ley lines)” olacak.
Altın oran, matematik ve sanatta, bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, uyum açısından en yetkin boyutları verdiği sanılan geometrik ve sayısal bir oran bağıntısı olarak bilinir. Eski Mısırlılar ve Yunanlılar tarafından mimaride ve sanatta kullanılan bu orana uygun biçimde bölünmek istenen bir doğru parçasının uygun biçimde iki parçaya bölünmesi gerektiğinde, bu doğru öyle bir noktadan bölünmelidir ki; küçük parçanın büyük parçaya oranı, büyük parçanın bütün doğruya oranına eşit olsun. İşte bu oran, pi (π) sayısı gibi irrasyonel bir sayı olup ondalık sistemde yazılışı 1,618033…’tür. Bu oranın kısaca gösterimi ise ” (1+√5)/2 ” olur. Bu oran doğal olan veya gözümüze mükemmel görünen her şeyde karşımıza çıkar. Özellikle de yaratılışta…
İnsan vücudunun neredeyse her yerinde altın oran mevcuttur. Parmak boğumları buna en güzel örneği oluşturur. Göze güzel görünen insanların vücutları ve yüzleri daima altın orana uyar. Hatta kalp atışlarında ve DNA’nın en ve boy oranlarında dahi bu oran mevcuttur. Tarihte ilk ne zaman keşfedildiği tam olarak bilinmemekle birlikte tarih boyunca birçok defa yeniden keşfedilmiş olma olasılığı kuvvetlidir. Örneğin Mısırlılar Keops Piramidinin tasarımında hem pi oranını hem de altın oranı kullanmışlardır. Leonardo Da Vinci eserlerinde sürekli olarak bu orana bağlı kalarak mükemmeli yakalamıştır. Hatta bu oranı sürekli kullandığı için altın oran cetvelini icat etmiştir. Bu cetvel Leonardo cetveli olarak da bilinir. Ünlü astronot Johannes Kepler bu sayı için büyük bir hazine ifadesini kullanmıştır. Bu gibi örneklerin çoğaltılması olanaklı olmakla birlikte bu kadarı kâfi kanaatindeyim…
Ley hatlarına da kısaca bir göz atacak olursak; ley hatları, dünyadaki enerji akımının oluşturduğu belirli çizgilerden ve istikametlerden oluşan hatlara denir. Bu hatlarda dünyanın gizemli enerjisi sürekli dolaşım halindedir. Tıpkı vücudumuzdaki damar sistemi gibi tüm dünyayı sarmış olan bu hatların kesişim noktaları, tarih boyunca büyük kiliselere, camilere, hipodromlara, stadyumlara ve dev yapılara ev sahipliği yapmış olup insanlar tarih boyunca bu enerjiden yararlanmak için deli saçması denebilecek çatal çubuk yöntemiyle bu hatları keşfetmiş ve hatlar üzerine ana yollarını, kesişim noktalarına ise ibadethanelerini yapmayı tercih etmişlerdir.
Amerika kıtasında Meksika’dan başlayarak devam eden piramit serisinin üzerinde bulunduğu hattın, Mısır’da Krallar Vadisi’ne kadar uzanan piramit serisinin diziliş ekseninin ve dünyanın birçok yerinde olduğu gibi İstanbul’da da bulunan dikili taşların dizilişinin ley hatları ile birebir örtüşmekte olduğu tespit edilmiştir. Aynı şekilde meşhur Çin Seddi dahi ley hatları ile kesişecek şekilde o hat üzerine inşa edilmiştir. Ley hatları Nikola Tesla tarafından da dile getirilerek elektriğin Dünya üzerinde kablosuz iletişiminden bahsedilmiştir ancak Edison’un siyasi çevresinin gücü yüzünden Nikola Tesla’nın bu buluşu topluma yayılamayarak elektrik telleri dünyamıza yayılmıştır.
Mekke şehrinin kuzey kutup noktasına olan uzaklığı (7.631,68 km) ile güney kutup noktasına olan uzaklığının (12.348,32 km) oranı tam olarak 1,618 sayısını verir, yani altın oranı. Aynı şekilde, olması gerektiği gibi Mekke şehrinin güney kutup noktasına olan uzaklığı ile iki kutup noktası arasındaki uzaklığın birbirine oranı da 1,618 dir. Ayrıca tüm dünyanın ortak yer belirleme dili haline gelmiş enlem boylam haritasına göre de Mekke’nin gün dönümü çizgisine doğu uzaklığı ile batı uzaklığının birbirine oranı bize yine 1,618 sayısını vermektedir.
İslam dininin kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’de Mekke’nin kutsallığından bahseden tek bir ayet vardır. Âl-i İmran suresi 96. ayet… Bu ayette dahi altın oran görünmektedir. Ayet toplam 47 harften oluşmakta olup sadece bir yerinde Mekke lafzı geçmektedir, bu kelimeye kadar bu kelime dahil ayetin başından itibaren 29 harf vardır. 47/1,618 işlemini yaptığımızda ise bize 29,0… sayısını verdiğini göreceğiz. Bir harf fazla yahut eksik olsa idi bu oran oluşamayacaktı. Altın oran dünyada yaşayan en küçük yapılardan biri olan DNA’da, deniz kabuklularında, insan uzuvlarında ve daha saymakla bitiremeyeceğimiz birçok varlıkta kendini göstermektedir. Bakıldığında en küçük varlıktan en büyüğüne kadar belirli bir oran (altın oran) görülebilmektedir. Elbette düşünüldüğünde tarih boyunca milyarlarca insanın yöneldiği bir noktanın koordinatlarının da bir oranı yansıtabileceği kesinlikle akla uzak gelmemektedir.
Ley hatları bakımından konumuzu inceleyecek olur isek batıda özellikle İngiltere’de adına ley hatları denilen bu pozitif enerji akım hatlarının negatif olanlarına ise kara akım hatları tabiri kullanılmakta ve üzerinde halen yoğun şekilde araştırmalar yapılmakta. İşte halen devam eden bu araştırmalar neticesinde dünyanın bedeni içindeki bu pozitif enerji hatlarının kesişip sanki bir enerji santrali gibi yayın yaptığı en önemli noktanın Mekke’de bulunan Kâbe ve bunun uzantısı içerisinde Arafat Dağı olduğu tespit edilmiş. Bu pozitif enerji hatlarının bu noktada kesişmesi neticesinde öyle bir pozitif enerji ortaya çıkıyor ki, Mescid-i Haram bölgesine giren insanların beyinleri muazzam derecede etkilenip güçlü bir faaliyet içerisine giriyor. Bilimsel ispat yolundan gittiğimizi biliyorum ama örnek olma kapasitesi açısından kanaatimce şu hadis-i şerifi burada zikretmekte fayda var : “Başka yerlerde sadece fiillerinizden mes’ulsünüz, Harem-i Şerif’te ise düşüncelerinizden de mes’ul olursunuz”. Müslüman âlimler tarafından bunun sebebi olarak Harem-i Şerif’te beynin aldığı güçlü enerji dolayısıyla düşünceleri dahi fiil düzeyindeki bir güçle ruha yüklemesi gösterilmektedir.
Bununla ilgili başka bir örnek olarak da şu gösterilebilir; Peygamber (s.a.v.) Medine’ ye geldiğinde herkes ona kendi evini açar, açtıkları yerin kendisinin olmasını teklif ederler, buna karşın, Hz. Muhammed (s.a.v.) bunu kabul etmeyerek yer seçim işini devesine bırakır. Deve ise, serbest bırakılır bırakılmaz belli bir mesafe gittikten sonra bir sahabenin evinde durur. Ve Hz. Muhammed (s.a.v.) orada kalmaya karar verir. Herkes bu olayı normal olarak, sosyolojik açıdan Hz. Muhammed (s.a.v.)’ in kimseyi kırıp gücendirmemek için yaptığını düşünür. Oysa işin gerçeği, pozitif enerji titreşimlerini en iyi algılayabilen hayvanların başında gelen devenin o bölgede en yüksek pozitif akımını bulması için bırakılmış olmasıdır.
Velhasıl kelam yukarıda dahi bilimsel ve kısmen dini açıdan ispatlarla ortaya koymaya çalıştığım gibi üzerinde geçici kaldığımız bu Dünya beldesinin merkezi olarak Mekke şehri bize kendisini gösteriyor. Bu vesile ile Nasreddin Hoca muhterem gibi eğer ayağımın altı dünyanın tam ortasıdır diyecekseniz, Mekke’ye ulaştıktan sonra bunu söylemenizi öneririm. Vesselam…
Mustafa UYSAL
Kaynaklar : İnsan ve Sırları , Ahmed Hulusi ; The Old Straight Track (1925) , Alfred Watkins ; Prof. Dr. OSMAN ÇAKMAK
KAYNAK:
Yazar: Mustafa UYSAL
http://indigodergisi.com