Bu makalede Haşhaşiler kimdir, Haşhaşi liderleri, Haşhaşi suikastleri, Haşhaşi Selçuklu ilişkileri ve Hasan Sabbah hakkında bilgiler bulabileceksiniz. Ayrıca tarihte ilk paralel devlet yapılanmasına ve ilk siyasi suikastlere şahitlik edeceksiniz.
Haşhaşiler ( Batıniler ) Kimdir?
Haşhaşiler diğer adıyla Batıniler, Sabbahiler, Haşhaşiyun, Assassins
Liderleri: Hasan Sabbah, Kiyâ Büzürgümmîd, Muhammed bin Kiya Buzrug Ummid, III. Hasan, Raşidüddin Sinan el-İsmaili
Aktif Dönemleri: 1090 - 1273
Haşhaşi ismi diğer dillere suikastçi olarak geçmiştir (Assassins)
Haşhaşi isminin, Haşhaşi lideri Hasan Sabbah'ın müridlerine cesaret vermesi sebebi ile afyon veya esrar içirmesinden geldiği zannedilmektedir. İsmaili mezhebinden gelen ve radikal bir din akımının savunucuları olan Haşhaşiler, Selçuklu veziri Nizamülmülk'e, haçlı komutanlarına, Selahaddin Eyyubi'ye yaptıkları suikastler ve zaptedilemez denilen Alamut Kalesi'ni ele geçirmeleriyle bilinirler.
Günümüze İran topraklarında doğan Haşhaşiler bir tarikat olarak 1090 yılında kurulmuştur. Kurucusunun adı Hasan Sabbah'tır. Hasan Sabbah genç, dinamik, acımasız ve çok zeki bir kişiliğe sahip olmasıyla, Haşhaşiler ise başarıyla gerçekleştirdikleri suikastler ile tarihe geçmişlerdir. Haşhaşi tarikatinin kuruluş amacı, kendilerinin radikal olarak savundukları İsmaili inanışlarının diğer inanışlara tamamen zıt olması ve diğer topluluklara üstünlük kurma çabalarıdır.
Haşhaşiler ve Selçuklular
1090 yılında sarp bir vadide yer alan Alamut kalesini ele geçirmişlerdir. Amaçları Sünni Mezhebine inanan Selçuklu Devletini yıkmaktır. Selçuklu hükümdarının İsmaililere sergilediği katı tavırlar ve İsmaili meshebinden olanları zindanlarda hapsetmesi Selçuklular ve Haşhaşiler arasında olan gerilimi zirveye taşımıştır. Hat safhaya gelen bu gerilim Selçuklu veziri Nizamülmülk'e yapılacak olan suikaste zemin hazırladı.
Maddi ve askeri bakımdan güçsüz olan Haşhaşiler, stratejik, sessiz ve akıllıca saldırılar yapıyorlardı. Selçuklu sarayına sızan Haşhaşi müridleri, bir süre saray işlerini yaptılar, güven kazanarak saraydan biri gibi görünmeyi başardılar. Bu süre içerisinde saray halkının ve Nizamülmülk'ün davranışlarını izliyor ve Alamut Kalesi'nde (Elemüt Kalesi) olan liderleri Hasan Sabbah'a raporluyorlardı. Nihayet zaman geldiği gün Nizamülmülk haremine doğru ilerliyordu sufi görünümlü iki kişi gördü ve selam vermek için durdu. Kişilerden biri elinde duran bir cismi yere düşürerek Nizamülmülk'ün dikkatini dağıttı diğeri ise defalarca vurduğu hançer darbeleriyle Nizamülmülk'ü katletti. Bu taktik Haşhaşiler sıkça kullandığı bir yöntemdir ve Haşhaşiler tarihleri boyunca sadece hançer kullanmışlardır. Haşhaşiler Slçukluların arasına o kadar iyi sızmışlardı ki, kimin Haşhaşi kimin Selçuklu olduğu belli değildi. Her yere nüfuz etmişlerdi, her yerdeydiler. Bu durum Selçuklu Devletini sona doğru sürükledi.
Selehaddin Eyyubi Suikasti
Selçuklular'dan sonra Haşhaşiler için tehditlerler son bulmamıştır. Kudus fatihi, başarılı bir komutan ve devlet adamı olan Selahaddin Eyyubi Haşhaşilere karşı olmakta ve yakladığı Haşhaşilere mensup olan kişieri çarmıha gerdirerek imha etmekteydi. Kalelerine düzenlenen saldırıların artmasıyla birlikte Haşhaşiler suikast planlarını hayata geçirmeye giriştiler.
Haşhaşiler zaten Selahaddin Eyyubi'nin yakın çevresine nüfuz etmişlerdi. Devletin adamı gibi görünen suikastçiler Selahaddin Eyyubi'nin savunmasız anlarını biliyorlardı.
Selahaddin Eyyubi bir sabah uyandığında yanındaki masanın üzerinde bir not ve nota saplanmış bir hançer buldu. Notta "Bu hançeri kalbine saplayabilirdik, lakin ölmeni istemiyoruz" yazıyordu. Bu vaka üzerine devletinin içinde paralel bir yapılanma olduğunu anlayan Selahaddin Eyyubi tavırlarını yumuşatsada, Haşhaşiler daha fazla korku vermek istemektedir.
Bu kez bir elçi ile birlikte bir mesaj gönderirler. Elçinin mesajın sadece Selahaddin Eyyubi'in kendisine iletilebileceğini söylemesi üzerine Selahaddin Eyyubi, en çok güvendiği iki fedaisi haricinde herkesi dışarı çıkartır. Elçi iki fedainin de dışarı çıkmasını ister ancak Selahaddin Eyyubi bu iki fedainin en güvendiği kişiler olduğunu ve onlardan gizlisinin saklısının olmadığı cevabını verir. Elçi "madem en güvendiği kişiler ve madem sana sadıklar öyle ise onlara beni öldürmelerini emret" der. Ne olacağını merak eden Selahaddin Eyyubi emri verir ancak fedaileri bu emre itaat etmezler.
Bu sefer elçi Selahaddin Eyyubi'nin fedilerine onu öldürmelerini söyler ve tüm hançerler Selahaddin Eyyubi'ye doğrultulur. Paralel yapılanmanın bir kez daha farkına varan Selahaddin Eyyubi ölümüne kadar bir daha Haşhaşilere dokunmaz.
1273 yılında Cengiz Han'ın torunu Hülagü Han, Haşhaşileri kılıçtan geçirerek acımasızca yok etmiştir.
Çıkarım yapacak olursak:
Haşhaşiler bir terör örgütüdür.
Dini araç olarak kullanmışlardır.
Asıl amaçları Selçuklular başta olmak üzere inançlarına ters düşen herkesten üstün duruma gelmektir.
Stratejileri devlet ve kurumlara sızarak paralel yapı oluşturmaktır.
Haşhaşiler asker sayısından çok asker eğitimine önem verirler. Eğitimli olan az sayıda asker kritik öneme sahip kişilerin yakın çevresine sızar. Böylece kritik öneme sahip olan devlet adamlarının ve komutanların kontrol altında tuttuğu alanlarıda kontrolleri altına alırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum KURALLARI: Hakaret içerici ve kanuni olarak suç teşkil edecek paylaşımlarda bulunmak yasaktır. Sorumluluk tamamen siz ziyaretçilere aittir.