Altın yatırımları yeniden yatırımcıların gündeminde. Ünlü borsa yazarı Merryn Somester Webb bugünün dünyasında güvenli liman yatırımı olabilecek pek fazla yatırım bulunmadığına dikkat çekti
Altının son dönemdeki göz dolduran rallisi yatırım uzmanlarını ikiye böldü. Bir taraf sabit getirisi olmayan altının merkez bankalarının aşırı alımları nedeniyle gereğinden fazla değer kazandığını düşünüyor. Diğer taraf ise enflasyon karşısında güvenli liman özelliğine sahip nadir yatırımlardan birinin altın olduğunu savunuyor.
Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre altın pazartesi günü itibariyle ons başına 1.915 dolardan işlem görüyor. Altın geçen yılın aynı döneminde ise ons başına 1.817 dolardaydı. 3 bin yıldır değerini korumasıyla yatırımcılar için istikrar sembolü olan altın Bloomberg’ün kıdemli yazarı Merryn Somerset Webb’in de favori yatırımları arasında. Daha önce MoneyWeek ve Financial Times gibi medya devlerinde de yazan Webb kendisinin de altına yatırım yaptığını söylüyor. Webb Bloomberg Opinion’daki yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Geçenlerde ilkokul çocuklarına paranın doğası hakkında konuşma yapmaya gittiğimde, sahneye eşyaları getirdim: bir deniz kabuğu, bir parça oyun kağıdı ve küçük bir avuç parçalanmış dolar banknotu. Bunlardan hangisi para diye sordum.
Burada vurgulamak istediğim şey şuydu: Tüm konu inanmakla alakalı. Herkes bir şeyin para olduğu konusunda hemfikirse, o gerçekten de paradır. Konuyla özel ilgisi olan bir çocuk Yap adalarındaki rai taşlarına geldiğim sırada sözümü kesti ve şu soruyu sordu: Fiat para birimleri gerçekten hayatta kalabilir mi? 11 yaşında çocuktan beklemeyeceğiniz bir soru.
Cevap, elbette, hayatta kalmaktan ne kastettiğinize bağlıydı. Dolar, sterlin, euro vb. aynı isimler altında daha uzun yıllar devam edecek mi? Tabii ki. Bunu satın alma gücünü kaybetmeden mi başaracak? İmkanı yok.
Her yıl %2'lik enflasyon bile 36 yıl içinde paranızın değerini yarıya indirir. Üstelik enflasyonun yüzde 2 olması şu an için uzak bir rüya. ABD’de TÜFE %6,5’e düştü ve bu noktadan daha da aşağı inecek. Ancak birçok merkez bankasının hedef olarak belirlediği %2’de sabitlenmesi pek mümkün görünmüyor.
Çok büyük devlerin olduğu ve her şeyin cevabının daha fazla hükümet harcamalarıyla verildiği bir dünyada yaşıyoruz. Örneğin, İngiltere'nin artan enerji faturalarına cevabı, devletin maliyetin çoğunu karşılamasıyla sağlanmaktır. Bununla birlikte hükümetler yeşil enerjide olduğu gibi çok büyük yatırım sorumlulukları alıyor. Sonuç olarak açıklar ve borçlanmalar da artacaktır. Aynı zamanda, esnek tedarik zincirleri oluşturma ve üretimi yeniden başlatma çabası, dünya çapında artan işgücü maliyetleri gibi konular da her şeyi daha pahalı hale getirecektir. Çin'in küresel işgücü piyasasına girmesinin dezenflasyonist etkileri çoktan ortadan kalktı.
Yani enflasyon uzun vadede bizimle birlikte. Nakit tutuyorsanız, bunun sizi sadece geçici bir süre kral yapacağını bilin.
Tüm bunlar çocukları ve beni sonsuza dek para olarak kalan bir şey olup olmadığı konusunda bir tartışmaya götürdü. Çoğu insan tarafından gerçek para olarak kabul edilen ve yaklaşık 3.000 yıldır satın alma gücünü koruyan tek şey olan fiziksel altına bakın. Eğer hiç enflasyon olmasaydı bu hiç ilginç bir tartışma olmayacaktı. Bir sterlin veya dolar satın alma gücünü elinde tutuyorsa, kimin altına ihtiyacı olur ki? Altın ağırdır, saklanması gerekir ve getirisi yoktur. Ancak masaya enflasyon yatırıldığında işler daha da ilginçleşiyor.
Bu konuyu aklınızda tutuğunuzda altının geçen yıl çılgına dönmesini bekleyebilirdiniz. Ancak böyle olmadı. Hatta enflasyon hemen hemen dünyanın her yerinde %10'a yaklaşırken bile, altın fiyatı (en azından dolar cinsinden) hiçbir şey yapmadı. Altına kaldıraçlı yatırım yapmanın iyi bir yolu olan altın madenciliği hisseleri %8'den fazla düştü ve altın ETF'lerine olan talep üst üste ikinci yıl düştü. Sinir bozucu bir durum.
Yine de, işler yılın sonuna doğru toparlandı. Altın fiyatı (dolar cinsinden) geçen kasım ayının başından bu yana yaklaşık %15 arttı ve madenciler de iyi getiriler sağlamaya başladı: GDX altın madencileri endeksi kasım ayında %14,9 ve aralık ayında %4,6 oranında S&P 500 Endeksi’ni geride bıraktı. Altın ETF'lerinden çıkışlar da aralık ayında üst üste üçüncü ay boyunca yavaşladı. ETF’ler ABD’de bile yaklaşık 530 milyon dolarlık hafif pozitif talep gördü.
Bu yıl da altın için her şey iyi gözüküyor: Altın fiyatı geçen ay sterlin ve dolar cinsinden %7 arttı. Tutmakta olduğum VanEck Junior Altın Madencileri UCITS ETF'si bugüne kadar yıllık %10 arttı. Burada bir şeyler yaklaşıyor olabilir mi? Stifel böyle düşünüyor. Onlara göre tüm bunlar FED’in politika değişikliği ile alakalı.
Altının halka açık işlem görmesine izin verilmesinden bu yana, ABD gösterge faizlerinin zirveye ulaştığı sadece 10 dönem oldu. Teorik olarak, faizlerdeki bir zirve, getiri sağlamayan altın için olumludur. Bu nedenle faiz oranları arttıkça bir yatırım olarak daha az cazip ve düştükçe daha çekici görünmektedir. Ama bu gerçek hayatta da işe yarıyor. Faizlerin zirveye ulaşmasından beş ve altı ay önceki dönemlere. Altının bu zamanlarda ortalama %18’lik kâr sapladığını ve S&P 500 Endeksi’ni %9,7 oranında geride bıraktığını göreceksiniz. ABD TÜFE’sinin iki yıldan uzun bir süredir ilk kez düşüşe geçtiği dikkate alındığında şu anda kabaca böyle bir noktadayız. Bunlar iyi haberler.
Dahası da var. Resesyonları 18 ay içerisinde %60 ihtimalle faizlerin zirve yapması takip ediyor ve altın da bu dönemlerde iyi performans göstermeye yatkınlığıyla biliniyor. Özellikle de resesyonun borsalardaki düşüşlerle çakıştığı zamanlarda. Düzenleyicilerin geçmiş performansların gelecek hakkında bir şey söyleyemeyeceği uyarılarına bakılmaksızın, bu kısa vadede altın tutmayı düşünmek için iyi bir neden sağlıyor.
Şu anda kimin altın satın aldığını da düşünmek değerli. Geçen yıl, altın piyasasındaki "gizemli alıcının" kim olduğu hakkında çok konuşuldu. Görünüşe göre, alım yapan ABD'deki para yöneticileri değil merkez bankalarıydı.
Dünya Altın Konseyi, genel olarak merkez bankası alımlarının altın rezervlerini 1974'ten bu yana en yüksek seviyesine çıkardığını ve Rusya ve Çin'den gelen büyük alımların kilit öneme sahip olduğunu tahmin ediyor. Çin Merkez Bankası sadece kasım ve aralık aylarında 62 ton altın satın aldı. Neden? Rezerv para birimi statüsü oluşturmak, artan yaptırım riskinin ardından dolara karşı korunmak, çeşitlendirme yapmak... Jeopolitik ortam göz önüne alındığında her şey mümkündür.
TD Menkul Kıymetler, altın yatırımları konusunda ikna olmuş değil. Onlara göre, Çin alımları piyasada ons başına 150 dolarlık kötü bir yanlış fiyatlandırma yarattı. Bu satın almayı bırakmaları halinde düzeltmeye uğrayacak bir gelişme.
Ancak buna tam tersi şekilde bakabilir ve Çin alımını, altının herkesin para olduğunu düşündüğü birkaç şeyden biri olduğunu açıkça hatırlatan bir hatırlatma olarak görebilirsiniz. Geçen ay tanıştığım 11 yaşındaki çocuktan, dünyadaki her merkez bankasının başkanına kadar herkes bunu düşünebiliyor. Ruffer'dan Alex Chartres'in yakın zamanda podcast'imde söylediği gibi, bugünün piyasalarında uzun vadeli bir güvenli liman olarak başvurabileceğiniz çok fazla şey yok.
Bir yıl öncesine kadar bazıları Bitcoin’in rakip olabileceğini düşünüyordu. Hatta dijital altın bile dediler. Piyasalarsa şimdi bu fikre "diz çöktürdü". Bugünlerde, altın istiyorsanız, satın almanız gerekecek şey... altındır. Durum böyle olunca, akıllara takılan soru ‘Altına çok fazla sahip olmak mı yoksa yeterince sahip olmak mı?’ olacaktır. Bu aynı zamanda Çin Merkez Bankası Başkanı’nın da şu sıralar kendisine sorması gereken soruyla aynı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum KURALLARI: Hakaret içerici ve kanuni olarak suç teşkil edecek paylaşımlarda bulunmak yasaktır. Sorumluluk tamamen siz ziyaretçilere aittir.